top of page
Yazarın fotoğrafıÜzeyir AHISKALI

Ecrimisil Davalarında İntifadan Men Koşulu, İstisnaları Ve İspatına İlişkin Yargıtay Kararı

8. Hukuk Dairesi 2019/5348 E. , 2021/4998 K.



K A R A R

Davacılar vekili vekil edenleri ile davalıların murisleri olan ... ve ...’dan intikal eden 1579, 491 parsel sayılı taşınmazlar ile 135 ada 7, 8, 11 ve 12 parsel sayılı taşınmazlarda intikalen malik olduklarını, bu taşınmazlardan 491 parsel sayılı taşınmazın murislerinin ölüm tarihlerinden itibaren taşınmazın ortaklığın giderilmesi davası neticesinde davalılardan ... tarafından cebri satışla satın alındığı 17.12.2009 tarihine kadar davalılar tarafından kullanılıp taşınmaz üzerindeki mahsul gelirlerinden müvekkillerinin kendi paylarına düşen kısmın kendilerinden talep edilmesine rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını, 1579 parsel sayılı taşınmazdan yine murislerinin ölüm tarihlerinden itibaren davalıların yararlandıklarını ve müvekkillerinin paylarına düşen gelirlerden talep edilmesine rağmen vekil edenlerine herhangi bir ödeme yapılmadığını, 135 ada 7,8,11 ve 12 parsel sayılı taşınmazların ise murislerinin ölüm tarihlerinden itibaren bir bütün olarak davalılardan ... tarafından kullanılmakta olduğunu ve bu taşınmazların gelirlerinden talep edilmesine rağmen vekil edenlerine herhangi bir ödeme yapılmadığını açıklayarak, fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere dava konusu taşınmazlardan 135 ada 7,8,11 ve 12 parsel sayılı taşınmazlar yönünden tarafların murislerinin ölüm tarihlerinden dava tarihine kadar olan süre için müvekkillerinin hisselerine düşen 5.000,00 TL ecrimisilin yasal faiziyle birlikte davalılardan ...’dan tahsilini talep etmiş, daha sonra bu taşınmazlar için talep ettikleri ecrimisil bedelini arttırarak 5.302,00 TL’ye çıkarmıştır. Dava konusu taşınmazlardan 1579 parsel sayılı taşınmaz yönünden tarafların murislerinin ölüm tarihlerinden dava tarihine kadar olan süreyi kapsamak ve 491 parsel sayılı taşınmaz yönünden tarafların murislerinin ölüm tarihinden taşınmazın ortaklığın giderilmesi davası neticesinde davalılardan ...’a cebri satış ile satıldığı 17.12.2009 tarihine kadar olan süreyi kapsamak üzere bu taşınmazlar için müvekkilerinin hisselerine düşen toplam 10.000,00 TL ecrimisilin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, daha sonra bu iki taşınmaz için ecrimisil talep miktarını artırarak 17.478,00 TL’ye çıkarmıştır.,


Davalılardan ..., ... ve ... vekili yasal süresinden sunduğu cevap dilekçesinde davanın reddini savunmuş, bilahare sunduğu delil listesinde ayrıca tarafların muruislerinin ölüm tarihlerinden sonra tarafların dava konusu taşınmazları rızaen ve fiilen paylaştıklarını ve vekil edenlerinin de bu paylaşım sonucunda kendilerine düşen yerleri kullandıklarını savunmuştur.


Davalılardan ...’ın dava sırasında ve 04.01.2003 tarihinde ölümü üzerine davacılar vekilinin talebi ile mirasçılık belgesinde davanın tarafı olmayan mirasçısı ... dahili davalı olarak davaya dahil edilmiştir.


Mahkemece, davacıların açtıkları ortaklığın giderilmesi davası ile davalılardan ortak oldukları miras mallarından yararlanmak istediklerini bildirdikleri, murisin ölümünden itibaren davalının dava konusu evde oturduğu, davalıların arazileri zirai amaçla kullandıkları veya kiralayarak gelir elde ettikleri, davalıların ve tanıkların beyanlarından anlaşıldığı, davalıların dava konusu taşınmazları taraflarca yapılan anlaşma ile fiilen paylaşıldığını iddia etmekle birlikte bu iddianın davacılar tarafından kabul edilmemiş olup yöntemine uygun olarak da ispat edilemediği, taraflar arasında ortaklığın giderilmesi davası açılarak yasal intifadan men koşulunun oluşmuş olduğu, bu tarihten ortaklığın satış yoluyla

tasfiyesine kadar geçen süre için bilirkişilerce ecrimisil bedelinin hesaplanmış olup davalıların kullandıkları taşınmazlar için belirlenen ecrimisil bedelinin davacılara miras payları oranında verilmesinin gerektiği şeklinde açıklanan gerekçelerle, davacıların davalı ...'a yönelik ecrimisil isteminin kabulü ile 5.302,00 TL alacağın dava tarihi olan 14.7.2010'dan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacılara verilmesine, davacıların davalılar ..., ... ve ... murislerine yönelik ecrimisil isteminin kabulü ile 17.428,00 TL alacağın dava tarihi olan 14.7.2010'dan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş olup, hükme karşı davalılardan ... vekili ile davalılar ... ve ... vekilince temyiz isteklerinde bulunulması üzerine sayılı ilamıyla, dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1579, 135 ada 8 ve 135 ada 11 ve 491 parsel sayılı taşınmazları muris ... adına kayıtlıyken cebri ihale ile davalı ... adına tescil edildiği bilahare ifrazı ile 2380 ve 2381 parsel sayılı taşınmazlara dönüştüğü, davaya konu 135 ada 7 ve 12 parsel sayılı taşınmazların ise muris ... adına kayıtlı olduğu, muris ...'nın 04.01.2003 tarihinde, eşi olan ...'nın ise 17.10.1994 tarihinde ölümüyle geriye mirasçı olarak davacı ve davalıların kaldığının anlaşılmakta olduğu, tarafların dava konu taşınmazlarda paydaş olup somut olayda, davalıların rızai taksim yapıldığına yönelik savunmada bulundukları halde, mahkemece davalıların savunması üzerinde durularak bu hususun açıklığa kavuşturulmuş olmadığı, bu nedenle gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, taraf delillerinin eksiksiz toplanması, çekişme konusu taşınmazları hangi davalının ne şekilde tasarruf ettiğinin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması, davacıların dava konusu taşınmazlarda kullandığı veya kullanabileceği bir bölüm bulunup bulunmadığı hususunda araştırma ve inceleme yapılması, özellikle mirasçılar arasında rızai ve fiili taksim yapıldığına yönelik tanık beyanları arasındaki çelişkinin giderilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmasının doğru olmadığı, kabule göre de; bilirkişilerce ilk dönem (14.07.2006 yılı) ecrimisil miktarı belirlenerek, sonraki yıllar için ise ÜFE artış oranı uygulanmak suretiyle takip eden dönemler için ecrimisil miktarı hesap edilerek bu miktar üzerinden ecrimisile hükmedilmesi gerekirken bu hususun da gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması da doğru olmadığı şeklindeki gerekçelerle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi üzerine, Mahkemece bozmaya uyulması kararı verilerek yargılamaya devam edilmiş, bozmadan sonra taşınmazlar yanında alanında uzman bilirkişilerle yeniden keşif yapılmamış ve taraf tanıkları duruşmada dinlenerek ve bozmadan önceki keşifte bulunan bilirkişilerden ek rapor alınmıştır.


Bozmadan sonra yapılan yargılama neticesinde Mahkemece, bozma kararı uyarınca yapılan araştırma ve inceleme ile toplanan delillere göre, davalıların rızai taksim yapıldığına yönelik savunmalarının huzurda dinlenen tanık beyanları ile doğrulandığı, davacıların dava konusu taşınmazlarda kullandığı veya kullanabileceği bölümlerin belirlendiği, mirasçılar arasında fiili taksim yapıldığı, hakkaniyete uygun paylaşım yapılmadığını ya da söz konusu paylaşımda kendisine payından az yer verildiğini ileri süren paydaş yönünden uyuşmazlığın çözümü için ecrimisil davası değil kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davasının açılması gerektiği, davacı tarafça dava konusu taşınmazların fiilen paylaşılmadığı hususunun ispatlanamadığı şeklinde açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi üzerine, hükme karşı davacılar vekili tarafından temyiz talebinde bulunulmuştur.


Dava tapulu taşınmazlarda mülkiyet hakkından kaynaklanan ecrimisil isteklerine ilişkindir.

Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur.


Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.


Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.


Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.

Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 tarihli ve 2002/3-131 E, 2002/114 K

sayılı ilamı)


Somut olayda, her ne Mahkemece Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 26.03.2015 tarihli 2015/2420 Esas, 2015/4285 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmişse de, Mahkemenin bozma ilamında belirtilen hususlarda yeterli araştırma ve inceleme yapılarak karar verildiğini kabul etme olanağı bulunmamaktadır. Buna dosya içeriğine göre taraflar arasında açılan ve dava konusu taşınmazlarla ilgili ortaklığın giderilmesi talepli Sultanhisar Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/242 Esas, 2005/66 Karar sayılı dosyası getirtilmeli, bu dosyanın dava konusu taşınmazlardan hangileri hakkında açıldığı dosyada dava dilekçesinin davalılara hangi tarihte tebliğ edildiği dolayısıyla davaya konu taşınmazlardan arsa vasfında olanlardan şayet bu davaya konu edilenler varsa bu nitelikteki taşınmazlar yönünden intifadan men olgusunun dava dilekçesinin davalılara tebliğ edildiği tarihte gerçekleştiğinin kabul edilmesi, diğer yandan Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin anılan bozma kararında da belirtildiği üzere dava konusu taşınmazlar başında, taşınmazların niteliklerine göre alanında uzman bilirkişilerle keşif yapılması, keşifte mahalli bilirkişiler ve tanıklar hazır edilerek mahalli bilirkişilere ve tanıklara dava konusu taşınmazlar gösterilerek bu taşınmazlarda tüm paydaşların katılımı ile fiilen bir paylaşım anlaşması yapılıp yapılmadığının, dava konusu taşınmazların ayrı ayrı kim ya da kimler tarafından ve hangi tarihten itibaren kullanıldığının sorulması, mahalli bilirkişi ve tanıkların keşif mahallindeki anlatımlarına göre fiili paylaşımın ispatlanması halinde, taşınmazların ayrı ayrı zemindeki paylaşım durumunun fen bilirkişisine gösterilerek bu paylaşımın duraksamaya yer bırakmayacak şekilde fen raporuna ve krokisine yansıtılması, bu paylaşımda davacılara düşen bölümlere davalılarca müdahalede bulunulup bulunulmadığı, müdahalede bulunulmuşsa hangi davalı ya da davalılarca hangi tarihten itibaren müdahalede bulunulmuş olduğunun belirlenmesi, şayet keşifte dinlenin mahalli bilirkişi ve tanıkların anlatımına göre taraflar arasında dava konusu taşınmazlar yönünden tüm paydaşların katılımı ile yapılmış fiili paylaşım anlaşmasının bulunduğu ispatlanamazsa davacıların dava konusu taşınmazlarda kullandıkları ya da kullanmalarına müsait olan bölümlerin bulunup bulunmadığı hususunun yine mahalli bilirkişilere ve tanıklara sorularak açıklığa kavuşturulması ve tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları çerçevesinde toplanmış ve toplanacak deliller neticesinde ulaşılan sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.


SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazların kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 10.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


62 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

留言


Yazı: Blog2_Post
bottom of page